Çağla Tuğaltay, Levent Kız Meslek Lisesi'nde öğrenciydi ve olay günü okuldan eve döndü. Ağabeyinin odasında, üzerinde okul formasıyla, boğazı kesilmiş halde bulundu. Yapılan incelemelerde, cinsel saldırıya dair bir bulgu olmadığı ancak iç çamaşırının çıkarılmış olduğu tespit edildi.
Cinayet sırasında evde zorla giriş yapıldığına dair bir belirti yoktu. Katilin, lavaboda ellerini yıkadığı anlaşıldı. Polis, Çağla'nın tanıdığı biri tarafından öldürüldüğü ihtimali üzerinde durdu.
Ağabey İlker Tuğaltay Şüpheli mi?
Olayın en büyük muammalarından biri, Çağla’nın ağabeyi İlker Tuğaltay’ın cinayet günü Ordu’da olduğu yönündeki beyanıydı. Ancak 2017 yılına kadar kendisinin resmi ifadesi dahi alınmadı. DNA ve kan örnekleri de ancak 2017’de toplandı. Evde yapılan incelemelerde yalnızca aile bireylerine ait izler bulundu, yabancı bir DNA tespit edilemedi.
Adli Tıp Profesörü Halis Dokgöz, cinayeti işleyen kişinin solak olabileceğini belirtti. İlker Tuğaltay’ın da solak olduğu biliniyor. Bu durum, şüpheleri daha da artırdı.
16 Ekim 2024'te İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, ilk kez İlker Tuğaltay’ın resmi ifadesini aldı. Daha önce yalnızca sözlü mülakat yapıldığı ve detaylı bir sorgulama yapılmadığı ortaya çıktı.
Tanık İfadeleri ve Şüpheler
Alt komşu Gökçe’nin verdiği ifade, olayın seyrini değiştirebilecek detaylar içeriyor. Çağla’nın eve girerken içeride birini gördüğünü ve şaşkınlıkla “A-a” dediğini, ardından bir konuşma, koşturma ve yüksek sesli bir kavga duyduğunu belirtti. Babası ise, “Ağabeyi gelmiştir, yine kavga ediyorlardır.” şeklinde bir yorum yaptı.
Bu ifadeler, Çağla’nın evde biriyle karşılaştığını ve öldürülmeden önce kavga ettiğini gösteriyor. Ancak katilin kim olduğu hâlâ belirsiz.
Dosya Kapanmak Üzereyken Yeniden Açıldı
5 Haziran 2020’de, cinayet dosyası zaman aşımına uğramak üzereyken yeni bir delil ortaya çıktı. Faili meçhul suçlar bürosu, o dönemde apartmanda kapıcı olarak çalışan bir kişinin ifadesine başvurdu. Bu kişinin DNA örneklerinin, cinayet mahallinde bulunan kan ve Çağla’nın tırnağındaki doku örnekleriyle karşılaştırılması istendi.
Aralık 2024’e kadar bir gelişme yaşanmazken, Avukat Ümit Altay, savcılığa 14 maddelik bir dilekçe sundu. Dilekçede, aile üyelerinin bugüne kadar hiçbir şekilde yazılı ifadesinin alınmadığı ve soruşturmada ciddi eksikler olduğu vurgulandı. Bunun üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İlker Tuğaltay’ın ifadesini aldı ve dosyayı yeniden gündeme taşıdı.