Fetullah Gülen'in Ölümü: Nasıl Gelişti?
Türkiye’de darbe girişimi ve terör eylemleriyle tanınan Fetullah Gülen’in uzun süredir böbrek yetmezliği, şeker hastalığı ve demans tedavisi gördüğü biliniyordu. Ölümüyle birlikte FETÖ’nün iç yapısında önemli bir dönüm noktası yaşanıyor. Örgüte bağlı medya organları ve kaçak FETÖ üyeleri, Gülen’in ölüm haberini hızla yaydı ve örgütün internet sitesinde de bu haber doğrulandı. Gülen’in ölüm haberi, Türkiye’de sevinçle karşılanırken, örgüt içerisinde ciddi bir belirsizlik dönemi başladı.
Gülen’in Liderlik Mirası ve FETÖ İçindeki Güç Dengesi
Fetullah Gülen, 1960’lardan bu yana kurduğu örgütün lideri olarak tanınıyor ve örgüt hiyerarşisinin tüm karar mekanizmalarında tek otorite olarak kabul ediliyordu. Ancak son yıllarda hem sağlık sorunları hem de uluslararası baskılar nedeniyle etkisini kaybetmeye başlamıştı. Gülen’in ölümünün ardından örgütün liderlik koltuğuna geçecek ismin kim olacağı en önemli sorulardan biri haline geldi. Bu süreçte en güçlü adaylar arasında Suat Yıldırım ve Mustafa Özcan öne çıkıyor. Her iki isim de örgütün farklı kanatlarını temsil eden, uzun süredir Gülen’in en yakınındaki isimler olarak biliniyor.
Suat Yıldırım: FETÖ’nün Kurucu Kadrosundan Bugüne Uzanan Etkili İsim
1960’larda Fetullah Gülen ile tanışarak örgütün ilk kurucu kadrosunda yer alan Suat Yıldırım, FETÖ’nün ilk dönemlerinden bu yana önemli görevlerde bulundu. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden 1964 yılında mezun olan Yıldırım, FETÖ’nün sözde “istişare heyeti” ya da “başyüceler” olarak adlandırılan yönetim mekanizmasında etkin bir rol üstlendi. 1993-1995 yıllarında Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı olarak görev yapmış olan Yıldırım, FETÖ’nün akademik yapılarında da kilit isimlerden biri olarak biliniyor. Aynı dönemde örgütün TSK içindeki sızma faaliyetleri için yönlendirme yapan isimlerden biri olarak gösteriliyor.
Suat Yıldırım ve FETÖ’deki Tayin Heyeti
Yıldırım’ın örgüt içindeki etkinliği, özellikle tayin ve terfi süreçlerinde aldığı rol ile dikkat çekiyor. FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminden önce Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan “FETÖ çatı davası”nda Yıldırım’ın, örgütün üst düzey kararlarının alınmasında ve uygulanmasında önemli bir rol oynadığı belirtiliyor. Çeşitli tanık beyanlarına göre, Yıldırım, örgütün en üst kademe kararlarının alınmasında yer alan “tayin heyeti” içinde bulunuyor. Bu heyet, örgüt içi terfi ve yönlendirme kararlarını alarak örgütün farklı alanlardaki kadrolarını yönetiyor.
Yıldırım ve FETÖ'nün Futbol Camiasına Yönelik Planları
FETÖ’nün 2010’lu yıllarda gerçekleştirdiği kumpas davalarında da etkin bir rol oynadığı bilinen Yıldırım, özellikle "futbolda şike" soruşturmasında kilit bir isim olarak karşımıza çıkıyor. Yıldırım'ın, örgütün futbol camiasına sızma planlarının merkezinde olduğu ve örgütün medya organlarında bu konuyu yönlendirdiği belirtiliyor. İfadelere göre, Yıldırım, Fenerbahçe Kulübü’nü hedef alan operasyonların planlanmasında doğrudan rol almıştır. Şu anda firari olan Yıldırım, 2015 yılında yurtdışına kaçtı ve hakkında birçok suçtan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor.
Mustafa Özcan: FETÖ’nün Mali Yapısını Yöneten İsim
1977 yılında İzmir’de Fetullah Gülen ile tanışarak örgüt hiyerarşisine dahil olan Mustafa Özcan, kısa sürede FETÖ’nün üst düzey kadrolarına yükseldi. Kartal’daki İstanbul İmamlığı görevinden sonra "Türkiye İmamlığı" gibi stratejik pozisyonlarda yer aldı. FETÖ’nün mali yapısını kontrol eden ve yurt içi ve yurt dışındaki para akışını organize eden Özcan, aynı zamanda örgütün uluslararası bağlantılarını da yönetti.
Mustafa Özcan ve FETÖ’nün Finansal Yapısı
Örgütün ekonomik kaynaklarının yönetiminde en üst düzeyde yer alan Özcan, özellikle Kaynak Holding gibi FETÖ’ye bağlı kuruluşların yönetiminde bulundu. Kaynak Holding'in finansmanını yöneten Özcan, örgütün uluslararası mali operasyonlarının merkezi olarak biliniyor. FETÖ’nün sözde “tayin heyeti”nde de etkin bir rol oynayan Özcan, Gülen’in talimatlarını uygulayan en önemli isimlerden biri olarak tanımlanıyor.
Özcan ve Kumpas Operasyonları
Özcan’ın, Balyoz ve Ergenekon davaları ile 17/25 Aralık yargı darbesi sürecindeki rolü de biliniyor. Özcan, örgütün emniyet yapılanmasında “Kozanlı Ömer” kod adlı Osman Hilmi Özdil ile birlikte hareket ederek, birçok kumpas operasyonunun planlayıcısı olarak gösteriliyor. Özcan, aynı zamanda örgüt mensuplarının özel hayatına dair bilgileri de arşivleyerek bu bilgileri gerektiğinde şantaj unsuru olarak kullanmasıyla biliniyor.
FETÖ'deki Yeni Dönem: Güç Savaşlarının Sonucu Ne Olacak?
Fetullah Gülen’in ölümüyle birlikte FETÖ içinde liderlik mücadelesinin daha da şiddetleneceği öngörülüyor. Özellikle Suat Yıldırım ve Mustafa Özcan arasında yaşanacak güç savaşlarının, örgüt içinde yeni ayrılıkları tetiklemesi bekleniyor. Bu mücadele, örgütün mali kaynaklarının kontrolü, uluslararası bağlantıları ve örgüt içi kadroların yönetimi üzerinde ciddi bir etkisi olacak.
Gülen’in ölümü, FETÖ’nün uluslararası bağlantılarının zayıflaması ve liderlik krizinin derinleşmesi anlamına geliyor. Ancak örgütün, Gülen sonrası dönemde yeni bir strateji belirleyerek uluslararası arenada varlığını sürdürme çabasında olacağı belirtiliyor. Türkiye ve dünya genelinde hala etkin olan FETÖ okulları ve kuruluşları, örgütün yeni liderinin kim olacağı sorusuyla karşı karşıya kalacak.
Kaynak: ensonhaber