Kurtulmuş'un açıklamaları şu şekilde devam etti:
"Türkiye'nin demokrasi tarihi, büyük sınavlardan geçmiş, ciddi bedeller ödemiş bir süreçtir. Askeri vesayetin yanı sıra, sivil görünümlü vesayet odakları da uzun yıllar boyunca siyaset üzerinde etkili olmaya çalışmıştır. Ancak demokrasinin temel ilkesi, gücün halk iradesinden alınması ve siyasi sürecin herkes için eşit şartlarda işlemesidir.
Bugün tüm kurum ve kuruluşlardan beklenen, sahip oldukları gücü siyasetin üzerinde bir vesayet aracı olarak kullanmamalarıdır. Geçmişte de benzer uyarılar yapılmış ve siyaset yapmak isteyen herkesin doğrudan siyasetin alanına girmesi gerektiği vurgulanmıştır. Türkiye, geçmişte vesayetçi odakların siyaset üzerindeki etkisini derinden hissetmiş bir ülkedir. Bu nedenle, halkın iradesine müdahale anlamına gelebilecek her türlü girişim, geçmişin karanlık dönemlerini hatırlatmakta ve demokratik sürece zarar verme riski taşımaktadır.
Türkçede sıkça kullanılan "Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer" sözü, bu tür tecrübelerin oluşturduğu hassasiyeti özetler niteliktedir. Türkiye, geçmişte yaşadığı olumsuz deneyimlerden ders çıkararak, demokrasiye zarar verecek girişimlere karşı daha dikkatli bir duruş sergilemektedir. Bu bağlamda, siyasete katkıda bulunmak isteyen her kesimin demokratik çerçevede hareket etmesi, halkın iradesine saygı göstermesi gerekmektedir.
Demokratik sistemin sağlıklı işlemesi için her bireyin ve kurumun sorumluluk bilinciyle hareket etmesi büyük önem taşır. Türkiye’nin geçmişte karşılaştığı vesayetçi girişimlerin tekrar yaşanmaması için, herkesin demokratik teamüllere uygun şekilde hareket etmesi şarttır."